29 Mart 2013 Cuma

Yolculuk öncesi..

Yine bir sabah.. Yine bir sessizlik..
Yarın sabah yola çıkıyor olmanın heyecanını üzerimden nasıl atabilirim bilmiyorum. Bu heyecanımla okulda nasıl ders dinleyeceğim acaba.. Gideceğim yer yüreğimizin kanadığı yerden güzel yürekli insanları ziyaret.. Suriye sınırı..Basit bir şey olabilir belki ama benim için dönüm noktası olabilecek derecede önemli bir yer.. Hepimiz için önemli olması gereken yer..
Geçtiğimiz günlerde Malatya'ya gelen Adem Özköse "Çeçenistan, Irak ve Filistin savaşları olduğunda onlar bizden dua istiyorlardı. Ama şimdi Suriye bizden ekmek bekliyor! SURİYE bizden UN BEKLİYOR" dedikten sonra bile Suriye, içimizde yarası uzun süre kapanmayacak bir acı olabilirdi.. Oldu da..
Bir müddet ekranlara yansıyan Suriye savaşını şu anda sadece belirli bir iki kanaldan öğreniyor insanlar.. Öğrendikten sonra ise unutuluyor.. Orada insanlık dramı yaşanıyor.. Hala yaşanıyor.. Hala bebekler ölüyor.. Hala biz sadece yazıyoruz.. Oranın ne halde olduğunu tahmin etmek bile güç.. Öğrenince tahminleriniz boşa çıkıyor.. Tahminlerimin boşa çıktığı gibi.. Geçenlerde Suriye-Halep'e giren Meşale Derneğinin Çektiği video o kadar içler acısı ki.. Orada çekilen fotoğraflar.. Halep'e giren 3 kişilik ekip içerisinde babamda vardı.. Sadece yaralanan bir komutanı ziyarete gitmişlerdi.. Gece gelmesi gerekirken ondan haber alamadık.. Sabah olduğunda yine telefonların kapalı olması en çok beni endişelendiriyordu.. Annem bana sezdirmese bile onun da gözlerinden endişelendiği belliydi.. Daha önce katılacağıma söz verdiğim bir toplantı için acı acı üniversite yollarına düştüm.. Dayanamadım toplantıya girmeden fakülteyi terkettim.. Elifimle konuşurken hiç ummadığım bir şekilde yolda yürürken ağladığımı ve kendimi susturmak için büyük çaba harcadığımı etrafımda bana bakan insanlar çok iyi anlamışlardır.. sadece 1 gün haber alamamış olmak bu kadar beni yıpratmışken, babalarından yıllarca haber alamayan çocukların halini düşünemiyordum.. Onların sadece ilk gün olan durumlarını anlamıştım bu bile beni daha çok yıpratıyordu.. Ya hiç gelmezse? Evlatlarını babalarını savaşa gönderen kardeşlerimizin fedakarlığı o gün bende yoktu.. O cesaret yoktu.. Babalarımız İslam için savaşırken ben Babamı istiyordum.. Bencillik miydi bilmiyorum ama buna hazır olmadığımı çok iyi biliyordum. Okuldan çıkıp babamdan haber alabilecek olan Mehmet abinin yanına vardığımda onun da yüzünde bir endişe olduğunu görmemek için kör olmak kafiydi.. Beni rahatlatmaya çalışması,  "Gelmezlerse biz arkalarından gideriz" demesi.. Üzüntüme üzüntü katmıştı.. Çaresizce ayrıldım yanından.. eve geldiğimde annem rahat görünmeye çalışıyordu.. Hala haber yoktu çünkü.. Haber yoktu..
Akşam 7'de haber geldi Suriye sınırından Türkiye'ye geçmekte olduklarının haberi... Yüreğimin hafiflediğini hissettim.. Mutluluğum paha biçilemezdi. Ta ki gece 00:30 da babamın eve geldiğinde çektiği fotoğrafları görene kadar.. Babama sarılmadım bile.. O çekilen fotoğraflar, videolar.. Babamı unutmama neden olan o görüntüler.. Onlara yardım için yaptığımız çalışmaların ne kadar eksik olduğunu bir kez daha anladım.. Herkes yattıktan sonra fotoğraflara uzun uzun bakarken tutamadığım gözyaşlarım, hesabımızın ağır olacağını anlamamdandı.. Evet gençler.. Hesabımız ağır olacak.. Suriyeli bir bebeğin gözyaşının hesabını bile verebilecek güçte değilken, nasıl olur da ölen insanların hesabını verebilirdik ki.. Veya üzerine bomba atıldığında kendisinden geriye sadece parçalanan organları ve kanı etrafa saçılan şehidimizin hesabını nasıl vereceğiz.. Verebilecek miyiz.. Veremeyiz.. Veremeyiz.. VEREMEYİZ :(

Veremeyeceğimiz bu hesabın farkındayım.. Fakat yarın yapacağımız yolculukta onlara sadece vefa borcumu ödemek için bakacağım gözlerine, sadece vefa borcumu ödemek için tutacağım ellerini.. Küçük gözleriyle bir felaket gören çocuğun gözlerinde o acıyı görmeye çalışmak, onunla birlikte gözyaşı dökmek için yola çıkacağım için bu heyecanım.. İnsanlık dışı müdahalelerin yaratmış olduğu acıyı hastanede gördükçe halimize binlerce kez şükretmek için heyecanlıyım.. Çünkü bizler görmeden şükredemeyenlerdeniz maalesef..

Bu heyecanımın yerini vicdan azabı alacak Malatya'ya dönerken.. Buna adım gibi eminim.. Belki haftalarca kendime gelemeyeceğim..
Olsun..
Heyecanım gözyaşlarım olacak..
Oraya gittiğimde hepinizden birer selam götüreceğim.. "Yetmez ama yüreği titreyen kardeşlerin kaldı arkamda" diyeceğim.. Gülümsemeleri ömür katacak yüreğime.. Gözyaşları ömür alacak..
Gülümseyerek gideceğim çocukların yanından gözyaşları ile ayrılacağım bir yolculuk öncesi böyle bir blog yazmak istedim.. Geldiğimde gitmeden önce neyim vardı şimdi neyim yok diyebilmek için.. Sadece bundan..Sadece bundan..

Suriye için değil KARDEŞLERİMİZ için tek yürek olabilmemiz duasıyla..