20 Ağustos 2013 Salı
Mavi Marmara Üzerine..
BİR DESTAN OLARAK ‘’ MAVİ MARMARA ‘’
Büyük bir cesaret ile açılmıştı derin sulara … Onlarca insanı, asaleti ile taşıyan ve O insanların kendine güvenini artıran bir ilerleyişi vardı O geminin … Meryem’in sancısı gibiydi yürekleri , İsa’nın bereketi gibiydi Mavi Marmara .. Yürek dolu, azim dolu en önemlisi vicdan doluydu ‘’Mavi Marmara’’ …
Meleklerin sevdiği bir vakitte, sabah namazına yakın bir saatte vicdan dolu gemiye vicdansızların kurşunları giriverdi aniden … Kazanacağını düşünen bir devlet ve o çok güvendikleri askerlerinin Allah aşkı ile yanan, İbrahim’ce Vahşi’ce Mus’ab bin Umeyr’ce duran Müslümanların karşısında, korkudan halden hale giren, ahretini kaybetmiş bir grup terörist ..
Hepsine yıllardır edilen lanetler kat kat artarak yeniden yağmaya başladı o vakit .. Herkesin sesi titrek, eli telefonda, yüreği ‘’ Mavi Marmara’da ‘’ .. Yeryüzü, ‘’ Ümmetimiz kazandı, biz kazandık nidaları ile yankılandı ezanlar okunmadan hemen önce .. 9 kişi teker teker yanımızdan geçerek, ‘’ Biz kazandık ’’ diye bağıra bağıra , içtikleri o şehadet şerbetinden yüreklerimize serpe serpe göğe yükseldiler yaşayan şehitlerimiz .. Gülümseyerek , bize el sallayarak yerleştiler gökyüzüne ..
Gözyaşlarımız sel oldu .. Üzüldük bi an .. O pislik ellerin silahlarından çıkan kurşunlarla 9 kişinin şehit edilmesi zorumuza gitti beklide .. Ama sonuçta biz kazanmıştık İsrail tam 9 kişiye şehadet şerbetini içirdi farkında olmadan . Onlar vurdukça biz bir daha kazandık .. O güzel gemi güzel insanları kanına bulandı ama etraf yine de şerbet kokuyordu .. Cevdet’in , Fahri‘nin , Furkan’ın şerbetinin kokusu sarmıştı gemiyi .. Cengiz’in, İbrahim’in Necdet’in şerbetiydi, şeytanlaşmış varlıkların karşısında Allah aşkı ile yanan yüreklerin azimle ayakta durması .. Haydar’ın, Çetin’in, Cengiz’in kokusuydu, Yeryüzünün burukluğu, İsrailin korkusu, Gazze’nin sevinci ..
Günler sonra;
Yaşayan şehitlerimiz ve gazilerimiz cihatlarını tamamlamış bir vaziyette döndüler memleketlerine .. Sadece 9 kişiye sarılamadı bu Ümmet .. Sadece o 9 kişiye gülümseyen yüreklerimiz ile hoş geldiniz diyemedi bu Ümmet .. Kazanmış olsakta bir kanadımız kırıktı nihayetinde ..
Ve daha sonra geldi asaleti ile Nuh’un gemisini aratmayan ‘’Mavi Marmara’’ .. Kanlar içerisinde, kırık dökük eşyalar ve o iğrenç insanların bıraktıkları izlere rağmen başı dik bir şekilde yol almaya devam ediyor, asaleti ile yaklaşıyordu yüzlerce insanını buluşma noktası olacak o limana doğru .. Ziyaretçilerini bile en güzel şekilde ağırladı o limanda ‘’Mavi Marmara’’ ..
Yaralarına rağmen ayakta durmayı başaran o gemi yaralarını sarmak üzere değiştirdi limanını .. Nuh’un gemisi gibi unutulmayacak o gemi .. O güzel gemi ve o güzel insanlar hep yüreklerimizde kalacak . Hamza’larımızı ve o adi israilin yaptıklarını asla ve asla unutmayacağız …
Diye yazmıştım 2 yıl önce.. Bugün Suriye'de, Mısır'da, Doğu Türkistan'da, Arakan'da, Patani'de, Kerkük'te, Batı Trakya'da, Moro'da.. Yapılan ve yapılıyor olan bu zulümleri asla unutmayacağız!
Direnişimiz hep bugünkü gibi olacak! Hep R4BIA gibi olacak!
Korksun tüm firavunlar..
YUSUF'larla.. MUSA'larla... FATIMA'larla geliyoruz!
UYUYUN GÜZEL YÜREKLİLERİM...http://www.youtube.com/watch?v=bd70HJ41tYg&feature=endscreen
17 Ağustos 2013 Cumartesi
#R4BIA
Adeviyye'de Allahu Ekber diye haykıran her bir yüreğin Rabbine hamd olsun!
Esselam Adeviyye'ye..
Esselam yüreklerini Allah'a adamış, yumruklarını sözleriyle karıştırmış direnişçilerimize..
Mısır halkı tekrar bir imtihan ile karşı karşıya geldi geçtiğimiz ay. Halkın kendi iradesiyle seçtiği Cumhurbaşkanına yapılan darbe; Hasan-el Benna'nın, Seyyid Kutup'un, Muhammed Kutup'un öğrencilerine ve İhvan-ı Müslimin fikirlerini benimsemiş olan bizlere yapılmıştır. Bu darbe ile Müslümanları uyandırmış olan Mısır ordusu apaçık bir şekilde korktuğunu göstermiş, direnişçilerimize ateş açmış ve gökyüzüne her dakika yeni bir şehit kazandırmıştır, farkında olmadan.! Her gün Adeviyye meydanında artan kalabalık birilerini fena halde korkutuyor! Kimse kaçmadan, direnişi küçük büyük herkes yüklenirken ellerinde kefenleriyle dolaşan yürekli Annelerimiz birilerini fena halde korkutuyor. Öyle ki camiilere saldıracak kadar, savunmasız bir şekilde Allah'a yönelmişken saldırmak, o aşağılıklara kolay geliyor. Silah diye Kur'anları toplatan beyinlerin sağlık durumundan endişe etmemek imkansız :) Müslümanın silahının Kur'an olduğunu benimsemiş ki, toplatıyor. Zamanında Türkiye'de yaptıkları gibi.. Bu aleni bir şekilde korku salgılayan Köpeklerin hareketlerinden başka bir şey değildir. Ama bizler şunun bilincindeyiz ki "Korkunun ecele faydası yok" Boşuna tüm bu korkuları.. Elbet yakalayacak hepsinin yakalarından bir MUSA ve yanında Yüzbinlerce HARUN'uyla.. Firavun korkusuyla öldürüyor şimdi Salyalarını Amerika'nın ayaklarına akıtan SİSİ'ler.. Unutmasınlar kurumadı Hala NİL.. Kurumadı hala firavunu boğan KIZILDENİZ.. Tüm hararetiyle yeni firavunlar bekliyor ya, korkuları bundan.. Korksunlar.. dedik ya ecele faydası yok.. Çünkü tüm vicdan sahibi insanlar Mısırın yanında. Tüm yürekleri Allah için çarpan Ümmet-i Muhammed Rabiatül Adeviyye'nin yanında.. Bizler ORADAYIZ..
Zamanında soruyolardı hangi cemaattensin diye. Şimdi anladınız mı? Bizler İhvan'dık.. Müslim'dik.. Şimdi de İhvan-ı Müslimin'iz. Müslüman kardeşlerin Türkiye'deki kardeşleriyiz..
Dedik ya biz Kardeşiz ve bağnaz, beynini yalnızlığa terk edip, dilini vicdanından ayrı tutup "Mısır'dan Suriye'den size ne?" dediklerinde "İslam için direnen herkes bizim direnişçimizdir." demek için biz BURADAYIZ, her zaman da BURADA KALACAĞIZ!
Zulümler karşısında tarafsız kalıp islam'ı siyaset ile karıştıran bir kardeşimize itahefen: "Zulüm karşısında tarafsızlık, NAMUSSUZLUKTUR!"
#R4BIA
9 Ağustos 2013 Cuma
BAYRAM
Eski bayramları, bir başka özlüyor insan..
Uyanır uyanmaz yeni aldığım ve giymek için heyecanlandığım minik elbiselerime gülümseyerek bakmanın tadı gibiydi Eski Bayramlar..
Bir an önce ellerimdeki kınayı yıkasaydı da annem, giyseydim elbiselerimi..
Kapıya çocuklar gelecek..
Ve görmeli hepsi elbisemi..
Saçlarımı güzelce toplasaydı da annem, şeker toplamaya çıksaydım bir an önce dışarı..
Adımlarımı hızlı hızlı atıp, Annemin bana izin verdiği saate kadar toplamalıydım tüm şekerlerimi ve görmeliydi herkes elbisemi..
Çocuktum ya, bayram bir başka güzeldi gözümde..
Mutluluğumuz, küçük bir şekerin elindeydi..
Şeker, mutluluğun her dakika artması gibiydi..
Kapılara yanaşıp, uzanamadığım zili ev sahibinin kapı önlerindeki ayakkabıları sayesinde çalacak ve evde ezberlediğim cümleyi, sessizce mırıldanacaktım..
Duymayacaktı sesimi kapıyı açan..
Sessizliğime sessizlik katacak, içeriden şekeri getirmeye gidecekti..
Acaba yan komşu evde mi? sorusunun cevabını aramanın tam sırasıydı bu zaman..
Çocuktum ya, bayram bir başka güzeldi gözümde..
Dolu çantayla, tüm yorgunluğuma rağmen Şeker sevinciyle, eve hızlıca koşmak gibiydi işte Eski bayramlar..
Eve gidince Anne ve Babanın arkasından bayram ziyaretlerine gitmek gibiydi işte..
Zil çalınca kapıya koşmak gibiydi..
Misafir geldiğinde heyecanla şekerlerini uzatmak gibiydi işte..
Eski diyoruz ya, gözümüzde çok eskilerde kaldı o heyecanlar..
Elbiselerin heyecanı, Şekerin heyecanı kalmadığı için belki de..
Aynı mesajı bir kaç defa telefonda görmenin monotonluğu belki de..
Kim bilir, masumiyet azaldığı içindir belki de..
Samimiyet azaldığı için belki de..
Heyecanla gündüz olmasını beklediğimiz bayram sabahlarından,
Sessiz geçen bayramlar yaşadığımız için belki de..
Büyüdüğümüz için.. Gülmeyi unuttuğumuz için belki de..
Sabah uyanınca toplu atılan bayram mesajlarından farklı mesajlar görmek gibiydi işte Eski bayramlar..
Ezber bozan mesajlar gibiydi..
"Ahirette de güzel bayramlar yaşayacağımız günler nasip etsin bize yaradan" mesajlarından "Bayramın KUTLU olsun" mesajlarını aldığımız için belki de..
Bayram zannettiğimiz bu günlerden; Heyecansız, Umutsuz, Kime ulaşacağını bilmeden.. Eski Bayram tatlarını tekrardan yaşayabilmek duasıyla..
Esselamu Aleyküm
Uyanır uyanmaz yeni aldığım ve giymek için heyecanlandığım minik elbiselerime gülümseyerek bakmanın tadı gibiydi Eski Bayramlar..
Bir an önce ellerimdeki kınayı yıkasaydı da annem, giyseydim elbiselerimi..
Kapıya çocuklar gelecek..
Ve görmeli hepsi elbisemi..
Saçlarımı güzelce toplasaydı da annem, şeker toplamaya çıksaydım bir an önce dışarı..
Adımlarımı hızlı hızlı atıp, Annemin bana izin verdiği saate kadar toplamalıydım tüm şekerlerimi ve görmeliydi herkes elbisemi..
Çocuktum ya, bayram bir başka güzeldi gözümde..
Mutluluğumuz, küçük bir şekerin elindeydi..
Şeker, mutluluğun her dakika artması gibiydi..
Kapılara yanaşıp, uzanamadığım zili ev sahibinin kapı önlerindeki ayakkabıları sayesinde çalacak ve evde ezberlediğim cümleyi, sessizce mırıldanacaktım..
Duymayacaktı sesimi kapıyı açan..
Sessizliğime sessizlik katacak, içeriden şekeri getirmeye gidecekti..
Acaba yan komşu evde mi? sorusunun cevabını aramanın tam sırasıydı bu zaman..
Çocuktum ya, bayram bir başka güzeldi gözümde..
Dolu çantayla, tüm yorgunluğuma rağmen Şeker sevinciyle, eve hızlıca koşmak gibiydi işte Eski bayramlar..
Eve gidince Anne ve Babanın arkasından bayram ziyaretlerine gitmek gibiydi işte..
Zil çalınca kapıya koşmak gibiydi..
Misafir geldiğinde heyecanla şekerlerini uzatmak gibiydi işte..
Eski diyoruz ya, gözümüzde çok eskilerde kaldı o heyecanlar..
Elbiselerin heyecanı, Şekerin heyecanı kalmadığı için belki de..
Aynı mesajı bir kaç defa telefonda görmenin monotonluğu belki de..
Kim bilir, masumiyet azaldığı içindir belki de..
Samimiyet azaldığı için belki de..
Heyecanla gündüz olmasını beklediğimiz bayram sabahlarından,
Sessiz geçen bayramlar yaşadığımız için belki de..
Büyüdüğümüz için.. Gülmeyi unuttuğumuz için belki de..
Sabah uyanınca toplu atılan bayram mesajlarından farklı mesajlar görmek gibiydi işte Eski bayramlar..
Ezber bozan mesajlar gibiydi..
"Ahirette de güzel bayramlar yaşayacağımız günler nasip etsin bize yaradan" mesajlarından "Bayramın KUTLU olsun" mesajlarını aldığımız için belki de..
Bayram zannettiğimiz bu günlerden; Heyecansız, Umutsuz, Kime ulaşacağını bilmeden.. Eski Bayram tatlarını tekrardan yaşayabilmek duasıyla..
Esselamu Aleyküm
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)