Esselam.
Kalemin Rabbine hamd olsun ve hamd olsun göğün Rabbine.
Dershanede tercihlerini yapmış yavaş yavaş eve giden birini düşünün. Heyecanlı ve bir o kadar da tedirgin. Tek bir tercihinde bile memleketini yazmamış, zaten o güne kadar da kafasından tek bir kere bile memleketi geçmemişti. Kardeşleri gibi, il dışında bir üniversite hayali vardı. Sebepsiz bir hayaldi ama hayaldi işte. Hayal olarak da kaldı :) Çünkü o biri eve gidince babasının isteği üzerine tüm tercihlerini memleketinden yana kullanmıştı. Zorlasa idi tercihleri değişmeyebilirdi belki. Nasip diyerek karar verdiği son tercih listesini ösym den onaylatıp bilgisayarı kapatmıştı. Ve tüm tercihleri İnönü Üniversitesi idi. Eh anladınız artık. O benim :) Tercihlerden sonra yaz boyunca memleketim gelecek diye kendimi hazırlamıştım ve üniversiteli olma heyecanım kırgınlığımı hep bastırdı. Sonuçlar açıklandı ve ilk iki tercihim olan İnönü Üniversitesi Makine Mühendisliğinin Allah'ıma binlerce kez şükürler olsun ki ikinci öğretimine yerleştim. :) Sevindim ve sevincim üniversiteye kayıt yaptırana kadar sürdü. Kayıt işlemlerinde öyle çok zorlandım ki dakika bir gol bir dedim hep. Gol iki , gol üç , gol dört.. Okulun ilk günü gol beş.. Kadın mesleği olmadığından kadınların pek tercih etmediğini biliyordum da bilmek değil görmek gerekiyormuş. 4 sene kız lisesinde okuyan ben, 6 kız 41 erkek mevcutlu bir sınıfta buldum kendimi :) Hoppala.. Goller artmaya başladıkça, ağlamak benim için artık normalleşmeye başladı. Anlayacağımız okul dönemimin ilk 1 buçuk ayı ağlamak ile geçti. Bu dönem içerisinde gözyaşlarıma şahit olup beni teskin etmeye çalışan güzel yürekli arkadaşıma da bu yazı vesilesi ile selam göndermiş olayım :) Velhasılı kelam. Pişman olmuştum.Keşkelerle dolu bir ay geçirdim. Üzülmesinlerdi diye anne'ye ve baba'ya da belli etmemek şarttı tabi. İkinci öğretim olmamamın ilk avantajını o dönem keşfetmiştim işte :) Tabi nereden bilebilirdim Uzatmalı 5 yıl süren üniversite hayatımı da ağlayarak bitireceğimi.. Biri gelip de ağlayarak geldiğin bu üniversiteyi ağlayarak terk edeceksin deseydi, "Akıl büyük nimet azizim, git bir doktora görün" derdim. Ama gerçek o idi. Ben 5 sene önce ağlayarak geldiğim bu üniversiteden bugün ağlayarak ayrılıyorum. Anlayacağınız ön yargımın okkalı bir tokadını yedim :) Bir 5 sene daha deseler gözlerim parlayacak kadar çok sevdim üniversiteyi. Üniversiteden çok dostlarımı, arkadaşlarımı, kardeşlerimi.. Bu zaman içerisinde tanıdığım, selamını aldığım, selam verdiğim her insan bana bir değer kattı. Her insanın gülümsemelerini işledim bir bir yüreğime. Ufak tefek aksilikler olsa da şikayetçi olmadım hiç. Okul dönemimin ilk bir kaç ayını saymazsak şu döneme kadar hep İyi ki diyerek geldim. Keşkelerim olmadı değil. Yine de üzülmüyorum, pişmanlık duymuyorum. Her şey için iyi ki diyebilecek kadar insanlar ile dolu, zengin bu yüreğim. Hamd olsun.. Hem İlahiyatçı mısın sorularına bile gülümseyip geçebilecek kadar da büyüdüm. Kendi fakültesinde bile İlahiyatçı mısın sorusu ile karşılaşan ben, bu anlam veremediğim soru ile hala muhatap olmaktayım o da ayrı mesele çaktırmayın ;) Neyse.. Duygusala bağlamayı profesyonelce yapıyorum. Ama bundan fazlası da beni zorlar. Demek ki neymiş duyguları gün yüzüne çıkarmaya tam da burada son vermek gerekmiş :)
Başta, derslerini hiçbir zaman yapılacaklar listesinin başına koymayan ve ders çalışma yoğunluğunu hiçbir zaman kazanamamış şu şahsiyete yardımlarını hiç esirgemeyen Rabbime, akabinde Aileme, sınıf arkadaşlarıma (Özellikle Berivan, Tanay, Yasemin, Haydar Abi, Şahin, Fırat, Oktay, Ufuk, Faruk) öğretim görevlilerimize, sosyal arkadaşlarıma bir teşekkür ederken, koordinat veremeyeceğim kadar özel kalmasını istediğim yalnızlık isimli ağacıma, ilham adını vererek yazılarıma ve bazen de gözyaşlarıma ortak ettiğim o anlam dolu banka ve akşamın serinliğinde çayın sıcaklığı ve dostun muhabbeti ile içimizin ısınmasına vesile olan Çırağan Kafe'ye iki defa teşekkür etmeyi kendime borç bilirim. :) Her daim sol yanımda olacaksınız.. Sizi seviyor ve Allah'a emanet ediyorum.
Rabbim Hamd..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder